Ve Ahirete İntikal Etmiş Cümle Geçmişlerimizin Ruhuna El Fatiha
TAKİPLİ HATİM SAYFASINA BU LİNKTEN GİDEBİLİRSİNİZ
YASİN SURESİ ARAPÇA
Yasin Suresi Arapça, Yasin suresini Arapça dilinde okumak istiyorsanız aşağıda sıra ile 1-6 sayfanın tamamı verilmiştir. Sıralama birinci sayfadan başlayarak son sayfaya doğru ilerlemektedir.
Yasin Suresi Arapça 1. Sayfası
Yasin Suresi Arapça 2. Sayfası
Yasin Suresi Arapça 3. Sayfası
Yasin Suresi Arapça 4. Sayfası
Yasin Suresi Arapça 5. Sayfası
Yasin Suresi Arapça 6. Sayfası
Yasin suresi, Mekke'de inmiş olup üç ana konuyu kapsamaktadır. Bunlar, Öldükten sonra dirilme ve haşre iman, belde halkının kıssası ve Âlemlerin Rabbi'nin birliğini gösteren kesin delillerdir ve 83 Ayet'tir, Kuran-ı Kerimin en büyük suresi olarak kabul edilir.
Yasin suresi, vahyin doğruluğu ve Hz. Muhammed (s. a. v. )'in peygamberliğinin gerçek olduğuna dair Kur'an-ı Kerim üzerine yemin ile başlar. Sonra azgınlık ve sapıklıkta devam eden ve peygamberlerin efendisi Muhammed b. Abdullah'ı (s. a. v. ) yalanlayan, dolayısıyla üzerlerine Allah'ın azap ve intikamı hak olan Kureyş kâfirlerinden söz eder.
Sonra bu sure vahyi ve peygamberliği yalanlamanın sonucundan sakındırmak maksadıyle, peygamberleri yalanlamış olan Antakya beldesinin halkı ile ilgili kıssayı anlatır. Bunu, Kur'an'ın; ret ve öğüt alınması için kıssaları anlatma hususundaki üslubuyla ifade eder.
Yasin suresi, kavmine nasihat eden, sonunda kavmi tarafından öldürülen ve Yüce Allah tarafından cennete sokulan mü'min davetçi Habîbu'n-neccâr'ın durumunu anlatır. Onu öldürenleri, Yüce Allah mühlet vermeksizin öldürücü ve yok edici şiddetli bir sesle cezalandırmıştır.
Yasin suresi, bu harika kâinatta Allah'ın birliğini ve gücünü gösteren delillerden söz eder. Buna, içinde hayat bulunan kupkuru arz sahnesinden başlayarak sırasıyla, gündüzün kendisinden sıyrılmasıyla kapkaranlık bir hal alan gece sahnesinden, Allah'ın kudretiyle, sapmadan bir yörüngede dönen parlak güneş sahnesinden, yörüngelerinde derece derece şekil alan aydan ve. ilk insanların nesillerini yüklenip taşıyan dolu gemiden bahseder ki bunların hepsi Allah'ın gücünü gösteren apaçık delillerdir.
Yasin suresi, kıyamet ve onun korkunç hallerinden, üfürüldüğünde insanların kabirlerinden kalkacağı diriliş ve haşir üfürüğünden, cennet ve cehennem ehlinden, o korkunç günde mü'minlerle suçluların birbirlerinden ayırt edileceğinden, neticede bahtiyarların Naîm cennetlerinde, bedbahtların da cehennemin alt tabakalarında yer alacağından bahseder.
Yasin suresi, "öldükten sonra dirilme ve hesap" denilen ana konuyu ele alıp onun meydana geleceğine dair kesin delilleri anlatarak sona erer.
Yasin suresi, vahyin doğruluğu ve Hz. Muhammed (s. a. v. )'in peygamberliğinin gerçek olduğuna dair Kur'an-ı Kerim üzerine yemin ile başlar. Sonra azgınlık ve sapıklıkta devam eden ve peygamberlerin efendisi Muhammed b. Abdullah'ı (s. a. v. ) yalanlayan, dolayısıyla üzerlerine Allah'ın azap ve intikamı hak olan Kureyş kâfirlerinden söz eder.
Sonra bu sure vahyi ve peygamberliği yalanlamanın sonucundan sakındırmak maksadıyle, peygamberleri yalanlamış olan Antakya beldesinin halkı ile ilgili kıssayı anlatır. Bunu, Kur'an'ın; ret ve öğüt alınması için kıssaları anlatma hususundaki üslubuyla ifade eder.
Yasin suresi, kavmine nasihat eden, sonunda kavmi tarafından öldürülen ve Yüce Allah tarafından cennete sokulan mü'min davetçi Habîbu'n-neccâr'ın durumunu anlatır. Onu öldürenleri, Yüce Allah mühlet vermeksizin öldürücü ve yok edici şiddetli bir sesle cezalandırmıştır.
Yasin suresi, bu harika kâinatta Allah'ın birliğini ve gücünü gösteren delillerden söz eder. Buna, içinde hayat bulunan kupkuru arz sahnesinden başlayarak sırasıyla, gündüzün kendisinden sıyrılmasıyla kapkaranlık bir hal alan gece sahnesinden, Allah'ın kudretiyle, sapmadan bir yörüngede dönen parlak güneş sahnesinden, yörüngelerinde derece derece şekil alan aydan ve. ilk insanların nesillerini yüklenip taşıyan dolu gemiden bahseder ki bunların hepsi Allah'ın gücünü gösteren apaçık delillerdir.
Yasin suresi, kıyamet ve onun korkunç hallerinden, üfürüldüğünde insanların kabirlerinden kalkacağı diriliş ve haşir üfürüğünden, cennet ve cehennem ehlinden, o korkunç günde mü'minlerle suçluların birbirlerinden ayırt edileceğinden, neticede bahtiyarların Naîm cennetlerinde, bedbahtların da cehennemin alt tabakalarında yer alacağından bahseder.
Yasin suresi, "öldükten sonra dirilme ve hesap" denilen ana konuyu ele alıp onun meydana geleceğine dair kesin delilleri anlatarak sona erer.
Bismillahirrahmanirrahim
1. Ayet : Yasin
Anlamı : Yasin
2. Ayet : Vel kur'anil hakiym
3. Ayet : İnneke le minel murseliyn
Anlamı : 2 ve 3. Ayet : Ayet : Ey Muhammed! Hikmetli Kur'ân'a andolsun ki, sen risâlet görevi
4. Ayet : Ala sıratım müstekıym
Anlamı : Dosdoğru bir yol üzerindesin. Ayet :
5. Ayet : Tenziylel aziyzir rahıym
6. Ayet : Li tünzira kavmem ma ünzira abaühüm fehüm ğafilun
Anlamı : 5 ve 6. Ayet - Babaları korkutulmamış ve kendileri de gafil olan bir kavmi, çok güçlü ve çok merhametli olan Allah'ın indirdiği (Kur'ân) ile korkutasın.
7. Ayet : Le kad hakkal kavlü ala ekserihim fehüm la yü'minun
Anlamı : Andolsun ki onların çoğunun üzerine azab sözü hak olmuştur. Onlar imana gelmezler.
8. Ayet : İnna cealna fı a'nakıhim ağlalen fe hiye ilel ezkani fehüm mukmehun
Anlamı : Çünkü biz onların boyunlarına kelepçeler geçirmişiz. O kelepçeler çenelerine dayanmıştır da burunları yukarı, gözleri aşağı somurtmaktadırlar.
9. Ayet : Ve cealna mim beyni eydihim seddev ve min halfihim sedden fe ağşeynahüm fehüm la yübsırun
Anlamı : Hem önlerinden bir sed, arkalarından bir sed çekmişiz, kendilerini sarmışızdır. Baksalar da görmezler.
10. Ayet : Ve sevaün aleyhim e enzertehüm em lem tünzirhüm la yü'minun
Anlamı : Onları korkutsan da korkutmasan da onlara göre birdir, inanmazlar.
11. Ayet : İnnema tünziru menittebeaz zikra ve haşiyer rahmane bil ğayb fe beşşirhü bi mağfirativ ve ecrin kerım
Anlamı : Sen ancak Kur'ân'a tabi olan ve görünmediği halde Rahman olan Allah'tan korkan kimseyi sakındırırsın. İşte onu bir bağışlanma ve çok şerefli bir mükafatla müjdele.
12. Ayet : İnna nahnü nuhyil mevta ve nektübü ma kaddemu ve asarahüm ve külle şey'in ahsaynahü fı imamim mübiyn
Anlamı : Gerçekten biz ölüleri diriltiriz, onların önceden yapıp gönderdiklerini ve bıraktıkları eserlerini yazarız. Zaten biz her şeyi açık bir kütükte, bir "imam-ı mübin"de (ana kitapta, yani Levh-i mahfuzda) sayıp tesbit etmişizdir.
13. Ayet : Vadrib lehüm meselen ashabel karyeh iz caehel murselun
Anlamı : Sen onlara, o şehir halkını örnek ver. Hani oraya peygamberler gelmişti.
14. Ayet : İz erselna ileyhimüsneyni fe kezzebuhüma fe azzezna bi salisin fe kalu inna ileyküm murselun
Anlamı : Hani biz onlara iki peygamber göndermiştik, fakat onlar ikisini de yalanlamışlardı. Biz de (onları) üçüncü bir peygamberle destekledik. Onlara: "Şüphesiz ki biz size gönderilmiş elçileriz." dediler.
15. Ayet : Kalu ma entüm illa beşerum mislüna ve ma enzeler rahmanü min şey'in in entüm illa tekzibun
Anlamı : Onlar da: "Siz bizim gibi insandan başka birşey değilsiniz, hem Rahman olan Allah, hiçbir şey indirmedi. Siz sadece yalan söylüyorsunuz." dediler.
16. Ayet : Kalu rabbüna ya'lemü inna ileyküm le murselun
Anlamı : Peygamberler dediler ki: "Rabbimiz biliyor ki biz gerçekten size gönderilmiş elçileriz."
17. Ayet : Ve ma aleyna illel belağul mübın
Anlamı : "Bize düşen de sadece apaçık tebliğdir."
18. Ayet : Kalu inna tetayyarna biküm leil lem tentehu le nercümenneküm ve le yemessenneküm minna azabün eliym
Anlamı : Onlar dediler ki: "Herhalde biz sizin yüzünüzden uğursuzluğa uğradık. Eğer bu işten vazgeçmezseniz, andolsun ki, sizi hiç tınmadan taşlarız ve mutlaka bizden size pek acıklı bir azab dokunur."
19. Ayet : Kalu tairuküm meaküm ein zükkirtüm bel entüm kavmüm müsrifun
Anlamı : Peygamberler de şöyle cevap verdiler: "Sizin uğursuzluğunuz beraberinizdedir. Size öğüt verildi diye mi (uğursuzluğa uğradınız)? Doğrusu siz israfı âdet etmiş bir kavimsiniz."
20. Ayet : Ve cae min aksal medıneti racülüy yes'a kale ya kavmittebiul murseliyn
Anlamı : O sırada şehrin ta ucundan bir adam koşarak geldi ve: "Ey kavmim! Uyun o elçilere!"
21. Ayet : İttebiu mel la yes'elüküm ecrav vehüm mühtedun
Anlamı : "Uyun sizden hiçbir ücret istemeyen o zatlara ki, onlar hidayete ermişlerdir."
22. Ayet : Ve ma liye la a'büdüllezı fetaranı ve ileyhi türceun
Anlamı : "Bana ne oluyor da kulluk etmeyecekmişim beni yaratana? Hep döndürülüp O'na götürüleceksiniz."
23. Ayet : E ettehızü min dunihı aliheten iy yüridnir rahmanü bi durril la tuğni annı şefaatühüm şey'ev ve la yünkızun
Anlamı : "Hiç ben O'ndan başka ilâhlar edinir miyim? Eğer O Rahman, bana bir zarar dileyecek olsa, onların şefaati benden yana hiçbir şeye yaramaz ve onlar beni kurtaramazlar."
24. Ayet : İnnı izel le fı dalalim mübın
Anlamı : "Şüphesiz ki ben, o zaman apaçık bir sapıklık içinde olurum."
25. Ayet : İnnı amentü bi rabbiküm fesmeun
Anlamı : "Şüphesiz ki ben, Rabbinize iman getirdim, gelin dinleyin beni."
26. Ayet : Kıyledhulil cenneh kale ya leyte kavmı ya'lemun
Anlamı : (Sonra ona) "haydi gir cennete!" denildi. O da dedi ki: "Ne olurdu kavmim bilseydi!"
27. Ayet : Bima ğafera lı rabbı ve cealenı minel mükramiyn
Anlamı : "Rabbimin beni bağışladığını ve beni kendilerine ikram edilen kullarından kıldığını."
28. Ayet : Ve ma enzelna ala kavmihı mim ba'dihı min cündim mines semai ve ma künna münziliyn
Anlamı : Biz arkasından kavminin üzerine bir ordu indirmedik, indirecek de değildik.
29. Ayet : İn kanet illa sayhatev vahıdeten fe iza hüm hamidun
Anlamı : Sadece bir gürültü oldu, onlar da hemen sönüverdiler.
30. Ayet : Ya hasraten alel ıbad ma yetiyhim mir rasulin illa kanu bihı yestehziun
Anlamı : Yazıklar olsun o kullara ki, kendilerine glen her bir peygamberle mutlaka alay ediyorlardı.
31. Ayet : Elem yerav kem ehlekna kablehüm minel kuruni ennehüm ileyhim la yarciun
Anlamı : Görmediler mi ki, kendilerinden önce nice kuşakları helak etmişiz. Onlar artık kendilerine dönüp gelmiyorlar.
32. Ayet : Ve in küllül lemma cemiy'ul ledeyna muhdarun
Anlamı : Onların hepsi toplanıp, sadece bizim huzurumuza getirilmişlerdir.
33. Ayet : Ve ayetül lehümül erdul meyteh ahyeynaha ve ahracna minha habben feminhü ye'külun
Anlamı : Hem bir delildir onlara ölü toprak. Biz ona hayat verdik ve ondan taneler çıkardık da ondan yiyip duruyorlar.
34. Ayet : Ve cealna fiyha cennatim min nahıyliv ve a'nabiv ve feccerna fiyha minel uyun
Anlamı : Biz orada hurmalıklardan, üzüm bağlarından bahçeler yaptık. İçlerinde pınarlardan sular fışkırttık.
35. Ayet : Li ye'külu min semerihı ve ma amilethü eydiyhim efela yeşkürun
Anlamı : (Bunu), Onun ürününden ve kendi elleriyle yaptıklarından yesinler diye (yaptık). Hâlâ şükretmeyecekler mi?
36. Ayet : Sübhanellezı halekal ezvace külleha mimma tümbitül erdu ve min enfüsihim ve mimma la ya'lemun
Anlamı : Yerin bitkilerinden, kendi nefislerinden ve daha bilemeyecekleri şeylerden bütün çiftleri yaratan Allah'ın şanı ne yücedir.
37. Ayet : Ve ayetül lehümül leyl neslehu minhün nehara fe iza hüm muslimun
Anlamı : Gece de onlara bir delildir. Biz ondan gündüzü soyar çıkarırız, bir de bakarlar ki karanlığa dalmışlar.
38. Ayet : Veş şemsü tecrı li müstekarril leha zalike takdiyrul aziyzil aliym
Anlamı : Güneş de bir delildir ki kendi yolunda akıp gidiyor. İşte bu çok güçlü ve her şeyi bilen Allah'ın takdiridir.
39. Ayet : Vel kamera kaddernahü menazile hatta ade kel urcunil kadiym
Anlamı : Ay'a gelince, ona menziller tayin ettik. Nihayet o eski hurma salkımının çöpü gibi (yay haline) dönmüştür.
40. Ayet : Leşşemsü yembeğıy leha en tüdrikel kamera velel leylü sabikun nehar ve küllün fı felekiy yesbehun
Anlamı : Ne güneşin aya çatması yaraşır, ne de gece gündüzü geçebilir; onların her biri kendi yörüngesinde yüzerler.
41. Ayet : Ve ayetül lehüm enna hamelna zürriyyetehüm fil fülkil meşhun
Anlamı : Onlar için bir delil de bizim, onların neslini dolu bir gemide taşımamızdır.
42. Ayet : Ve halakna lehüm mim mislihı ma yarkebun
Anlamı : Yine kendileri için onun gibi binecek şeyler yaratmamızdır.
43. Ayet : Ve in neşe' nuğrıkküm fela sariyha lehüm velahüm yünkazun
Anlamı : Eğer dilesek onları boğarız da o zaman ne onların feryadına yetişen bulunur, ne de onlar kurtarılır.
44. Ayet : İlla rahmetem minna ve metaan ila hıyn
Anlamı : Ancak tarafımızdan bir rahmet ve bir zamana kadar yaşatmak başka.
45. Ayet : Ve iza kıyle lehümütteku ma beyne eydıküm ve ma halfeküm lealleküm türhamun
Anlamı : Durum böyle iken onlara: "Önünüzdekinden ve arkanızdakinden korkun ki size rahmet edilsin" denildiği zaman,
46. Ayet : Ve ma te'tiyhim min ayetim min ayati rabbihim illa kanu anha mu'ridıyn
Anlamı : Ve kendilerine Rablerinin âyetlerinden herhangi bir âyet geldiği zaman mutlaka ondan yüz çevirirler.
47. Ayet : Ve iza kıyle lehüm enfiku mimma razekakümüllahü kalelleziyne keferu lilleziyne amenu e nut'ımü mel lev yeşaüllahü at'amehu in entüm illa fı dalalim mübın
Anlamı : Onlara: "Allah'ın size rızık olarak verdiği şeylerden hayra harcayın" dendiği zaman, o kâfirler, müminler için: "Allah'ın dileyince doyurabileceği kimseyi biz mi doyuracağız? Siz apaçık bir sapıklık içinde değil de nesiniz?" dediler.
48. Ayet : Ve yekulune meta hazel va'dü in küntüm sadikıyn
Anlamı : Yine onlar: "Eğer doğru söylüyorsanız bu (kıyamet) vaadi ne zaman?" diyorlar.
49. Ayet : Ma yenzurune illa sayhatev vahıdeten te'huzühüm vehüm yehıssımun
Anlamı : Onlar sadece bir tek çığlığa bakıyorlar, bir çığlık ki, onlar çekişip dururken kendilerini yakalayıverir.
50. Ayet : Fela yestetıy'une tevsıyetev ve la ila ehlihim yarciun
Anlamı : O zaman bir vasiyette bile bulunamazlar. Ailelerine de dönemezler.
51. Ayet : Ve nüfiha fis suri fe iza hüm minel ecdasi ila rabbihim yensilun
Anlamı : Sûr'a üfürülmüştür, bir de ne baksınlar kabirlerinden Rablerine doğru akın ediyorlar.
52. Ayet : Kalu ya veylena mem beasena mim merkadina haza ma veader rahmanü ve sadekal murselun
Anlamı : Onlar: "Eyvah başımıza gelenlere! Mezarımızdan bizi kim kaldırdı? O Rahmân'ın vaad buyurduğu işte bu imiş. Gönderilen peygamberler de doğru söylemişler" derler.
53. Ayet : İn kanet illa sayhatev vahıdeten feiza hüm cemiy'ul ledeyna muhdarun
Anlamı : Başka değil, sadece bir tek çığlık olmuş, derhal hepsi toplanmış huzurumuza getirilmişlerdir.
54. Ayet : Fel yevme la tuzlemü nefsün şey'ev vela tüczevne illa ma küntüm ta'melun
Anlamı : Artık bugün hiç kimseye zerre kadar zulmedilmez. Ancak yaptıklarınızın cezasını çekeceksiniz.
55. Ayet : İnne ashabel cennetil yevme fı şüğulin fakihun
Anlamı : Gerçekten cennetlik olanlar bugün bir meşguliyet içinde zevk etmektedirler.
56. Ayet : Hüm ve ezvacühüm fı zılalın alel eraiki müttekiun
Anlamı : Kendileri ve eşleri gölgelerde koltuklar üzerine kurulmuşlardır.
57. Ayet : Lehüm fiyha fakihetüv ve lehüm ma yeddeun
Anlamı : Onlara orada bir meyve vardır. İsteyecekleri her şey onlarındır.
58. Ayet : Selamün kavlem mir rabbir rahıym
Anlamı : (Onlara) Rahîm olan Rab'den "selâm" sözü vardır.
59. Ayet : Vemtazül yevme eyyühel mücrimun
Anlamı : Ey günahkârlar! Bugün siz bir tarafa ayrılın.
60. Ayet : Elem a'hed ileyküm ya benı ademe el la ta'büdüş şeytan innehu leküm adüvvüm mübiyn
61. Ayet : Ve enı'büduni haza sıratum müstekıym
Anlamı : 60 ve 61. Ayet - "Ey Âdemoğulları! Şeytana tapmayın, o size apaçık bir düşmandır ve bana kulluk edin, doğru yol budur, diye size and vermedim mi?" (buyurulacak)
62. Ayet : Ve lekad edalle minküm cibillen kesiyra efelem tekunu ta'kılun
Anlamı : Böyle iken o sizden birçok nesilleri yoldan çıkardı. Ya o zaman düşünmüyor muydunuz?
63. Ayet : Hazihı cehennemülletı küntüm tuadun
Anlamı : İşte bu size vaad edilen cehennemdir.
64. Ayet : Islevhel yevme bima küntüm tekfürun
Anlamı : Bugün yaslanın ona bakalım inkâr ettiğiniz için.
65. Ayet : El yevme nahtimü ala efvahihim ve tükellimüna eydıhim ve teşhedü ercülühüm bima kanu yeksibun
Anlamı : Bugün biz onların ağızlarını mühürleriz de neler kazandıklarını bize elleri söyler, ayakları da şahitlik eder.
66. Ayet : Velev neşaü letamesna ala a'yünihim festebekus sırata fe enna yübsırun
Anlamı : Hem dileseydik gözlerini üzerinden silme kör ediverirdik de yola dökülürlerdi. Fakat nereden görecekler?
67. Ayet : Velev neşaü le mesahnahüm ala mekanetihim femestetau mudiyyev ve la yarciun
Anlamı : Yine dileseydik oldukları yerde kılıklarını değiştirirdik de ne ileri gidebilirlerdi, ne de geri dönebilirlerdi.
68. Ayet : Ve men nüammirhü nünekkishü fil halk efela ya'kılun
Anlamı : Bununla beraber kimin ömrünü uzatıyorsak, yaratılışta onu (güç ve kuvvetini alarak) tersine çeviriyoruz. Hâlâ akıllanmayacaklar mı?
69. Ayet : Ve ma alemnahüş şı'ra ve ma yembeğıy leh in hüve illa zikruv ve kur'anüm mübiyn
Anlamı : Biz ona şiir öğretmedik. Bu ona yaraşmaz da... O sadece bir öğüt ve apaçık bir Kur'ân'dır.
70. Ayet : Li yünzira men kane hayyave ve yehıkkal kavlü alel kafirın
Anlamı : (Bu), diri olanları uyarmak ve kâfirlere de azab sözünün hak olması içindir.
71. Ayet : E ve lem yerav enna halakna lehüm mimma amilet eydına en'amen fehüm leha malikun
Anlamı : Şunu da görmediler mi: Biz onlar için kudretimizin meydana getirdiklerinden birtakım hayvanlar yaratmışız da onlara sahip bulunuyorlar.
72. Ayet : Ve zellelnaha lehüm fe minha rakubühüm ve minha ye'külun
Anlamı : Onları, kendilerinin hizmetine vermişiz de, hem onlardan binekleri var, hem de onlardan yiyorlar.
73. Ayet : Ve lehüm fiyha menafiu ve meşarib efela yeşkürun
Anlamı : Onlarda daha birçok menfaatleri ve türlü içecekleri de var. Hâlâ şükretmeyecekler mi?
74. Ayet : Vettehazu min dunillahi alihetel leallehüm yünsarun
Anlamı : Onlar, Allah'tan başka birtakım ilâhlar edindiler. Güya yardım olunacaklar.
75. Ayet : La yestetıy'une nasrahüm vehüm lehüm cündüm muhdarun
Anlamı : Onların, onlara yardıma güçleri yetmez. Kendileri ise onlar için bazı askerlerdir.
76. Ayet : Fela yahzünke kavlühüm inna na'lemü ma yüsirrune ve ma yu'linun
Anlamı : O halde onların sözleri seni üzmesin. Biz onların içlerini de biliriz, dışlarını da.
77. Ayet : Evelem yeral insanü enna halaknahü min nutfetin fe iza hüve hasıymün mübın
Anlamı : İnsan, kendisini bir damla sudan yarattığımızı görmedi mi de, şimdi apaçık bir hasım kesildi?
78. Ayet : Ve darabe lena meselev ve nesiye halkah kale mey yuhyil ızame ve hiye ramım
Anlamı : Yaratılışını unutarak bize bir de mesel fırlattı: "Kim diriltecekmiş o çürümüş kemikleri?" dedi.
79. Ayet : Kul yuhyıhellezı enşeeha evvele merrah ve hüve bi külli halkın alım
Anlamı : De ki: "Onları ilk defa yaratan diriltecek ve o her yaratmayı bilir."
80. Ayet : Ellezı ceale leküm mineş şeceril ahdari naran fe iza entüm minhü tukıdun
Anlamı : Size o yeşil ağaçtan bir ateş yapan O'dur. Şimdi siz ondan tutuşturmaktasınız.
81. Ayet : Eveleysellezı halekas semavati vel erda bi kadirin ala ey yahlüka mislehüm bela ve hüvel hallakul alım
Anlamı : Gökleri ve yeri yaratan, onlar gibisini yaratmaya kâdir değil midir? Elbette kâdirdir. Çünkü o her şeyi yaratandır, her şeyi bilendir.
82. Ayet : İnnema emruhu iza erade şey'en ey yekule lehu kün fe yekun
Anlamı : O'nun emri, bir şeyi dileyince ona sadece "Ol!" demektir. O da hemen oluverir.
83. Ayet : Fe sübhanellezı bi yedihı melekutü külli şey'iv ve ileyhi türceun
Anlamı : O halde her şeyin mülkü ve tasarrufu (hükümranlığı) elinde bulunan Allah'ın şanı ne yücedir. Siz de yalnız O'na döndürüleceksiniz.
0 yorum:
Yorum Gönder