Bâsit, her hayrı veren, lütuf ve
rahmetini kullarına yayan. Dilediğine bolluk veren, açan, genişleten demektir.
Adın geçtiği Kur'an âyetleri
Allah'ın bu adı şu Kur'an âyetlerinde
geçmektedir:
·(2:245) Kimdir o adam ki Allah'a güzel bir ödünç versin de Allah da ona
birçok katlarını ödesin. Allah darlık da verir, genişlik de verir. Hepiniz de
O'na döndürülüp götürüleceksiniz.
Basîr, herşeyi her yönüyle eksiksiz gören,
yarattıklarına da görme duyusunu veren demektir. Tabiî ki canlıların çoğundagörme duyusubeştir. Buradan insan
ve hayvanlara çevreleriyle temasta olabilmeleri için dil, kulak, akıl, temas ve
görme duyularını vermiş ve sorumlu olan yarattıklarından da kendisini
eserlerinden tanıması için bu duyuyarla donatmıştır.
Adın geçtiği Kur'an âyetleri[
Allah'ın bu adı şu Kur'an âyetlerinde geçmektedir:
·(4:58) Allah size, emanetleri ehline vermenizi ve insanlar arasında
hükmettiğiniz zaman adâletle hükmetmenizi emrediyor. Allah, bununla size ne
güzel öğüt veriyor. Şüphesiz ki Allah herşeyi hakkıyla işiten, hakkıyla görendir.
·(17:1) Kulu Muhammed'i geceleyin, Mescid-i Haram'dan kendisine bâzı
âyetlerimizi göstermek için, etrafını mübarek kıldığımız Mescid-i Aksâ'ya
götüren Allah, her türlü noksan sıfatlardan münezzehtir. Şüphesiz ki herşeyi
hakkıyla işiten, hakkıyla gören O'dur.
·(42:11) O göklerin ve yerin yaratıcısıdır. O sizin için kendi nefsinizden
eşler ve hayvanlardan da çiftler yaratmıştır. O, sizi bu düzen içerisinde
üretip çoğaltıyor. O'nun benzeri olan hiçbir şey yoktur. O, herşeyi işitir ve
görür.
·(42:27) Eğer Allah rızkı kullarına bol bol verseydi, mutlaka yeryüzünde
azgınlık ederlerdi. Fakat O dilediğini belli bir ölçüye göre indiriyor.
Şüphesiz ki O, kullarından haberdardır, onları hakkıyla görür.
·(57:4) O'dur ki gökleri ve yeri altı günde yarattı. Sonra arş üzerine
istivâ etti (hükümran oldu). Yere gireni, ondan çıkanı, gökten ineni, ona
çıkanı bilir. Nerede olsanız O sizinle beraberdir. Allah yaptıklarınızı
görmektedir.
·(67:19) Üstlerinde kanatlarını açıp yumarak uçan kuşları görmüyorlar mı?
Onları Rahmân'dan başkası tutmuyor. Doğrusu O, herşeyi görmektedir.
Peygamberimiz (s.a.v.) Yemen'in Cened vâliliğine tayin ettiği Muaz bin Cebel’e şu tavsiyelerde bulun
"Sen Ehl-i Kitap bir kavmin yanına gidiyorsun. Onları, bir olan Allah'a îmân ve benim de Resûlullah olduğuma şehâdete dâvet et."
"Eğer bunu kabul ederlerse, onlara, Allah'ın her gün ve gecede beş vakit namazı farz kıldığını bildir."
"Eğer bunu da kabul ederlerse, Allah'ın kendilerine, zenginlerden alınıp fakirlere verilecek zekâtı farz kıldığını bildir. Eğer, bunu kabul ederlerse, sakın mallarının en kıymetlilerini alma!"
"Mazlumun duâsından sakın! Çünkü, bu duâ ile Allah Taâlâ arasında bir perde yoktur." (Müsned, 1:233; Buharî, 3:73; Müslim, 1:150; Tirmizî, 3:21.)